16 Mart 2013 Cumartesi

ANIN TADINI ÇIKAR (CARPE DIEM)

ANLAR şiirine bayıldığım gibi Üstün Dökmen hocamın "Küçük Şeyler 52.Bölüm Anın Tadını Çıkar" programını da çok beğendim ve izlemeniz için sizlerle de paylaşıyorum...

Tabii ki yorumlarınızı da bekliyorum...





15 Mart 2013 Cuma

2.AY; EVLİLİK; AŞKI ANIMSA SONUÇ (GRETCHEN)

Şubat ayının son öğleden sonrasında Karar Çizelgemi doldururken, o şeyin mutluluk projemdeki öneminin bilincine vararak irkildim. 
Bir gün metrodayken ani bir uyanış hali yaşadım. Frey ile Stutzer'in "Mutluluk ve Ekonomi" adlı kitabını okurken bir an durup başımı kaldırdım ve "Hoş etki, nahoş etki ve yaşam tatmininin farklı kurgular olduğu gösterilmiştir," cümlesinin anlamını düşündüm. Yakın bir zamanda benzer bir bağlamda bağlamda mutluluk ve mutsuzluğun (ya da daha bilimsel söyleme olumlu etki ve olumsuz etkinin) aynı duygunun karşıt yönleri değil, iki farklı duygu olduğunu ve birbirlerinden bağımsız şekilde azalıp çoğaldığını gösteren bir araştırma okumuştum. Bu fikirler ve o ana kadar edindiğim deneyimlerim hakkında düşünürken birden her şey yerli yerine oturdu ve mutluluk formülüm beynimde öyle bir çaktı ki...
Mutlu olmak için kendimi iyi hissetmek, kötü hissetmek ve doğru hissetmek üzerinde düşünmem gerekiyordu.
Mutlu olmak için daha fazla olumlu duygu üretmem gerekiyordu; böylece yaşamımdaki neşe, keyif, coşku, minnet, yakınlık ve dostluk miktarını arttırabilecektim. Aynı zamanda olumsuz duyguların kaynaklarını da ortadan kaldırmam gerekiyordu ki böylece daha az suçluluk, pişmanlık, utanç, öfke, kıskançlık, can sıkıntısı ve rahatsızlık duyacaktım. 
"Doğru hissetmek" biraz daha karışık bir kavramdı: Yaşamam gereken hayatı yaşayıp yaşamadığımı belirleme duygusuydu. "Doğru hissetmek" sizin için doğru olan hayatı yaşamanızla, işinizle, yaşadığınız yerle, medeni durumunuzla ve başka birçok şeyle ilgilidir. Aynı zamanda erdemle de bağıntılıdır; görevinizi yapmanız, kendinizle ilgili beklentilerinizi yerine getirmenizle örneğin. 
Keşfetmenin verdiği coşku ilk birkaç dakikadan sonra geçince formülün eksik olduğunu gördüm. Önemli bir öğe eksikti. Eksik olan öğeyi aradım. Çaba mıydı? İlerleme mi? Amaç mı? Umut mu? Bunların hiçbiri doğru görünmüyordu. Sonra William Butler Yeats'den bir dize geldi aklıma: "Mutluluk ne erdem, ne zevk, ne şu ve ne de budur; basit olarak gelişmektir. Geliştiğimiz için mutluyuz". Çağdaş araştırmacılar da aynı görüşü belirtirler: Mutluluğu getiren, amaçlara ulaşmak değil, o amaçların peşinde koşma süreci, yani gelişimidir.
Böylece formülümün son haline ulaştım. Bunu "Birinci Harika Gerçek" olarak adlandırmak bana önemli gibi geldi (yıl bitmeden önce en azından bir Harika Gerçek daha bulacağıma güvenmek zorundaydım). Birinci Harika Gerçek: Mutlu olmak için, kendimi bir gelişim ortamında iyi hissetmek, kötü hissetmek ve doğru hissetmek üzerine düşünmem gerekiyor.
Evlilikte mutluluk üzerine düşünürken eşinize odaklanmaya ve mutluluğunuzu arttırmak için onun nasıl değişmesi gerektiğini vurgulamaya yönelik neredeyse karşı konulamaz bir dürtü vardır. ama gerçek şu ki kendinizden başka kimseyi değiştiremezsiniz. Bir arkadaşım bana evlilik mantrasının "Leo'yu olduğu gibi seviyorum!" olduğunu söylemişti. Eşinizin değişmesini beklemekten (mantıklı sınırlar dahilinde) vazgeçerseniz, kızgınlık ve kırgınlığı azaltırsınız ve bu da evlilikte daha sevecen bir atmosfer yaratır.   


  GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT

2.5 SEVGİNİ KANITLA (GRETCHEN)

Üniversitedeyken okuduğum ve Pierre Reverdy'ye ait olan şu sözü hiç unutmadım: "Aşk diye bir şey yoktur; sadece aşkın kanıtları vardır". İçimde nasıl bir aşk olursa olsun, başkaları sadece yaptıklarımı görecektir.
Sevgimi göstermemin bazı yolları basitti. Araştırmalara göre insanların onlara olan ilgisini fazla gösteren aile bireylerine kendini yakın hissetme oranı daha az gösterenlere kıyasla %47 daha fazlaydı. (Bu istatistikleri nasıl hesaplarlarsa!) Bende Jamie'e her fırsatta, "Seni Seviyorum" demeye ve e-postalarımı "SS" ile bitirmeye başladım. Ayrıca ona ve hayatımdaki diğer insanlara daha fazla sarılıyordum. Sarılma stresi azaltır, yakınlık duygusunu arttırır ve hatta acıyı bastırır. Bir araştırma için bir ay boyunca günde beş defa olabildiğince fazla sayıda farklı insana sarılan insanlar mutluluğunun arttığını bildirmişti. 
Aşık olmanın en büyük hazlarından bir de tüm dünyadaki en olağanüstü insanın seni seçmiş olduğu duygusudur. Yeni erkek arkadaşım Jamie'yi hukuk fakültesindeki oda arkadaşıma gösterdiğimde, "Daha önce onu hiç görmemiştim", demesine çok şaşırdığımı anımsıyorum. Koridordan her geçişinde ya da yemekhaneye her girişinde herkesin gözleriyle onu takip etmediğini gerçekten düşünemiyordum bile.
Ama zaman içinde eşler birbirlerine çantada keklik muamelesi yapmaya başlar. Jamie benim kaderim. O benim ruh ikizim. Tüm varlığımı kaplıyor. Dolayısıyla da onu sık sık ihmal ediyorum elbette.
Eşinizin dikkat çekme çabalarına ne kadar çabuk ve gönülden yanıt verirseniz, evliliğiniz o kadar güçlü olur, ama kötü alışkanlıklara kapılmak da kolaydır. 
Eşinizle ilgilendiğinizi kesinleştirmenin bir yolu da birlikte baş başa vakit geçirmektir. Evlilik uzmanlarının tümü, çiftlerin sık sık çocuksuz "Randevu Geceleri" yapmalarını önerir.
Bazı uzman önerilerini göz ardı etmenin yanı sıra bazı uzman olmayanların önerilerini de dikkate aldım. Bir akşam okuma grubumda seçtiğimiz kitap hakkında söyleyecek fazla şey çıkmayınca, arkadaşlarıma evlilik hakkındaki önerilerini sordum;
  • Aynı zamanda yatmalısınız.
  • Her gün söylenmedik en az 3 şey bırak.
  • Tek seferde asla birden fazla şey için eleştirme.
  • Birlikte tenis ya da golf gibi bir açık hava sporları ve Scrabble ya da konken gibi ev oyunları olmalı.
Sevgimi kanıtlamak üzerine çalışırken bir gün kendimi en üst düzeyde zorlamaya karar verdim: Bir Haftalık En Uçta İyi Davranma.
Bir hafta boyunca Jamie'ye karşı iyiydim. Eleştiri yok! Parlama yok! Dırdır yok!
En uçta iyi davranma bana daha yüksek bir davranış standardını hedeflemeyi anımsattı. Arkadaşlarım ya da aileme hayatımın aşkı olan Jamie'den daha fazla ilgi göstermem doğru değildi. 
Beni rahatsız eden şeylere çok fazla odaklanıyordum: Jamie planlama kararlarını erteliyordu, e-postalarıma yanıt vermiyordu, hayatımızı daha yaşanır hale getirmek için harcadığım çabaları takdir etmiyordu. Bunun yerine onun sevdiğim yanlarını düşünmeliydim. Nazik, komik, zeki, düşünceli, sevecen, azimli, tatlı, çok fazla konuda garip şekilde bilgili, yaratıcı, çalışkan ve asil ruhlu bir insan, aynı zamanda iyi bir baba, oğul ve damattı. 
Şu sözü hep aklımda tutmuşumdur: "Güneşin öfkenizin üzerine batmasına izin vermeyin." 

  GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT

2.4 DERTLERİNİ BAŞKASININ SIRTINA YIKMA (GRETCHEN)

"Doğru kavga etmeyi öğrenmek" için yaptığım araştırmalar sırasında evlilik ve ilişkiler konusunda oldukça geniş bir kütüphaneye sahip olmuştum.
"Kütüphanemize bakan biri evliliğimizin sıkıntıda olduğunu düşünecek" dedi Jamie.
"Neden ki?" diye sordum şaşırarak.
"Bak burada neler var. Evliliği Yürütmenin Yedi İlkesi, Aşk Asla Yeterli Değildir, Evliliğinizi Bebeklere Karşı Korumak, Artık bir Çift Olmamak, Yaralanmış Bir Adam. Neyin üzerinde çalıştığını bilmesem ben bile endişe duyardım". 
"Ama bu kitaplar harika" dedim. "Burada o kadar ilginç araştırmalar var ki".
"Mutlaka öyledir, ama sorunları olmayan insanlar o tür kitaplar okumaz".
Jamie belki haklıydı, ama ben evlilik ve ilişkiler hakkındaki en son bulguları incelemek için bir nedenim olmasından ötürü mutluydum. Çok şey öğrenmiştim. Örneğin erkeklerin ve kadınların kişisel yakınlaşmaya olan bakışı arasında şaşırtıcı bir fark vardı. her ne kadar erkekler ve kadınlar paylaşım etkinliklerinin ve birine açılmanın önemli olduğu konusunda aynı görüşte olsa da, kadınların "özel bir an" anlayışı yüz yüze konuşmakken, erkekler çalışırken ya da oyun oynarken bir araya gelerek kendilerini daha yakın hissediyor.
Mutlu insanlar mutsuz olanlara göre genelde daha bağışlayıcı, yardımsever ve cömert olur. Daha iyi öz denetimleri vardır ve hayal kırıklıklarını daha kolay atlatırlar. Diğer yandaysa mutsuz insanlar genelde içe dönük, savunmaya çekilmiş, düşmanca tavırlı ve dalgın olur. Oscar Wilde'nin dediği gibi: "İyi bir insan her zaman mutlu değildir, ama mutlu insan  iyidir".
Mutluluğun evlilikte özellikle güçlü bir etkisi vardır, çünkü eşler birbirinin ruh halini kolayca sezer. Bir eşin mutluluğundaki, %30 artış diğer eşin mutluluğunu da arttırır ve elbette bir eşin mutluluğundaki düşüş diğer eşi de peşinden sürükler. (Sadece bu kadar da değil: Yemek, egzersiz, doktora gitme, sigara ve alkol kullanımı konularındaki birbirinin iyi ve kötü alışkanlıklarından etkilenen eşlerin sağlık çizgilerinin birleşme eğilimi gösterdiğini ve "sağlık uyumu" denen bir olguyu öğrenmek beni çok şaşırttı).


  GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT

2.3 DOĞRU KAVGA ET (GRETCHEN)

Dırdırlanma konusunu halletmek değiştirmeye çalıştığım diğer bazı davranışlarımdan daha kolaydı. Ama sıra ikinci önceliğim olan davranışlarımı yumuşatmaya gelince olay zorlaştı. Evlilikteki çatışmalar iki sınıfa ayrılır:



1. Kesinlikle çözümlenebilecek sorunlar

2. Diğerleri



Ne yazık ki "Paramızı genelde asıl harcayalım?" ve "Çocuklarımızı nasıl yetiştirelim?" gibi ucu açık meseleler sınıfına giren çatışmaların sayısı, daha kolay olan "Bu hafta sonu hangi filmi seyredelim?" ya da "Bu yaz tatilimizi nerede geçirelim?" sınıfına girenlerin ayısından daha fazladır.

Bir miktar anlaşmazlık kaçınılmaz, hatta değerlidir. Ben de Jamie ile nasılsa kavga edeceğimize göre anlaşamadığımız zamanlarda bile gülerek ve sevecenlik içinde geçen, eğlenceli kavgalar istiyordum.
Ayrıca kendi baş düşmanımı da yenmek istiyordum: Öfkeyle parlamak. Çok sık olarak tek taraflı denebilecek bir mini kavgada, evin havasını bozan ani bir kızgınlık nöbeti içinde parlayıveriyordum. Hep (gurur, açgözlülük, oburluk, ihtiras, miskinlik ve kıskaçlık ile birlikte) öfkenin de neden yedi ölümcül günahtan biri olduğunu merak etmişimdir, çünkü bana hiç diğer günahlar kadar ölümcül görünmemişti. Ama anlaşıldığı kadarıyla, o günahların ölümcüllüğü ciddiyetlerinden değil, başka ve daha kötü günahları yaratabilme potansiyelinden kaynaklanıyordu. Ve yedi ölümcül günah içinde benim can düşmanım kesinlikle öfkeydi.
Kavganın stili bir evliliğin sağlığı açısından son derece önemlidir; Gottman'ın "Aşk Laboratuvarı" araştırması bir çiftin nasıl kavga ettiğinin ne kadar sıklıkta kavga ettiğinden daha önemli olduğunu gösteriyor. Doğru kavga eden çiftler ilk buluşmalarından itibaren yaşadıkları her tartışmayı yeniden  yerine bir anda sadece tek bir zor soruna odaklanır. Bu çiftler birden patlamak yerine, tartışmalara daha yumuşak başlar ve "Sen hiçbir zaman ..." ya da "Zaten sen hep ..." gibi bombalardan kaçınırlar. Bir tartışmayı saatlerce sürdürmek yerine ne zaman ve nasıl bitireceklerini bilirler. Kırgınlıkların büyümesini engellemek için gerekli sözcük ya da eylemlerle "tamir girişimlerinde" bulunurlar. Eşlerinin üzerindeki baskıları görür ve ona göre davranırlar; bir koca, karısının kendini işi ve evinin talepleri arasında sıkışmış hissettiğini ya da bir kadın, kocasının kendini karısıyla annesi arasında sıkışmış halde bulduğunu anlar.
Bir evlilikte tatsız anıların azlığı hoş anıların çokluğundan daha önemlidir, çünkü insanlarda bir "olumsuzluk eğilimi" vardır; tatsız olaylara olan tepkilerimiz, hoş anılara olan tepkilerimizden daha hızlı, güçlü ve kalıcı olur. Neredeyse her dilde olumsuz hisleri betimleyen kavramların sayısı olumlu betimleyenlerden daha çoktur. 
Evlilikte eleştirel ya da yıkıcı bir eylemin etkilerini gidermek için en az beş eylem gerekir. Dolayısıyla evliliği güçlendirmenin bir yolu da olumluların olumsuzlardan daha fazla olmasını garanti etmektir. Bir çiftin etkileşimleri genelde sevecen ve nazikse, arada sırada yaşanan tatsızlıkları unutmak çok daha kolaydır. Ancak içimde horlama muhabbetimizin olumsuz etkilerini silmek için her iki taraf açısından da beş eylemden fazlasının gerekeceğine dair bir his vardı.     
    

  GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT

2.2 ÖVGÜ YADA TAKDİR BEKLEME (GRETCHEN)

Dikkat etmeye başlayana kadar bu ihtiyacın davranışlarımı ne kadar fazla etkilediğini anlamamıştım. Bir sabah saat 07:30 civarında, üstümde sabahlığımla sendeleyerek mutfağa girdim. Tüm gece boyunca neredeyse hiç uyumayan Elenor ile birlikteydim ve saat 06:00 civarında Jamie biraz uyuyabilmem için onu devralmıştı. 
"Günaydın" diye geveledim bir diyet kola açarken. Bana bahşedilen doksan dakikalık o fazladan uyku için bir minnet sözcüğü eklemedim.
Jamie bir an bekledi ve sonra, "Umarım bu sabah sana biraz daha uyuman için fırsat yaratmamış olmamı takdir etmişsindir" dedi.
Dağıtmakta pek iyi olmasa bile (en azından benim mantığıma göre) onun da altın yıldızlara ihtiyacı vardı. Bir süredir evliliğimde daha iyi davranmaya özen gösteriyordum. Bu konuda çok şey öğrendiğim için de kendi kendimi tebrik ediyordum. Dolayısıyla yumuşak bir sesle, "Tabii ki takdir ettim; çok teşekkür ederim, kahramanım benim!" mi dedim? Şükran dolu hislerle sarıldım mı ona?
Hayır.
Jamie kızımızla birlikte sabaha kadar uykusuz kaldığım için bana bir altın yıldız vermeyi ihmal ettiği için parlayıverdim: "Evet, gerçekten takdir ettim, ama ben senin uyumanı sağladığım zaman aynı yaklaşımı bana göstermiyor, sonra da kalkıp sen benim uyumamı sağlayınca takdir edilmeyi bekliyorsun!". Ve sonra Jamie'nin yüzündeki ifadeyi görünce farklı davranmış olmayı diledim. Dokuzuncu Emir'i anımsadım: "Rahatla".
Ona sarıldım. "Afedersin. Gerçekten. Öyle konuşmamalıydım; bu sabah fazladan uyumuş olmak gerçekten çok iyi geldi".
"Biliyorsun" dedi Jamie, "Senin için iyi bir şey yapmaya çalışıyordum. Uyumama izin verdiğin için sana hakikaten müteşekkirim".
"Tamam".
Birbirimize sıkıca sarıldık (en az altı saniye!) ki, araştırmalarımdan o sürenin kişiler arası bağlanmayı destekleyen ve insanı rahatlatan oksitosin ve serotonin salgılarının tetiklenmesi için gereken minimum süre olduğunu biliyordum. Gerginlik anı geçti.
Bu konuşma kendimi nasıl idare edebileceğim hakkında önemli bir aydınlanmaya götürdü beni. Biraz kendimi beğenmiş bir tutumla "Jamie için" ya da "takım için" belli angaryaları yaptığımı ya da belli çabaları gösterdiğimi söylüyordum. Bu özveri içerir gibi görünse de kötü bir sonuca gidiyordu, çünkü Jamie çabalarımı takdir etmediği zamanlar surat asıyordum. Onun yerine kendi üzerimde şunu denemeye başladım: "Bunu kendim için yapıyorum; bu benim istediğim bir şey". Kimsenin yaptıklarımın farkına varmasına gerek yoktu.
Annesiyle babası vatandaşlık hakları hareketinde hayli aktif olan bir arkadaşımla yaptığım konuşmayı anımsıyorum. Bana, "Ailem her zaman bir işi önce kendim için yapmam gerektiğini söyler" dedi ve açıkladı: "Kimi şeyleri başkaları için yaparsan, sonunda kendini o insanların sana müteşekkir olması, seni takdir etmesi gerektiğini düşünür halde bulursun. Ama kendin için yaparsan belli şekillerde tepki vermesini beklemezsin".      
    

  GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT

2.1 DIRDIR ETMEYİ BIRAK (GRETCHEN)

Jamie dırdırdan, ben de dırdırcı biri olmaktan nefret ederdim. Yine de bunu çok sık yaptığımın farkındaydım. Araştırmalar bir çiftin arkadaşlıklarının niteliğinin, evliliklerindeki romantizm ve tutku düzeyinden tatmin olup olmadıklarını büyük ölçüde belirlediğini gösteriyor ki arkadaşlık duygusunu (ve tutkuyu) dırdırdan daha hızlı öldüren bir şey daha yoktur. Yani dırdır neresinden bakarsanız bakın kötüdür.
Dırdırlanmaktan vazgeçmeyi kolaylaştırmak için kendime bir "anti-dırdır teknikleri kontrol listesi" yaptım. 

· Emredici bir ses tonu kullanma; Emredici bir ses tonu duymak rahatsız edici olduğuna göre birbirimize konuşmadan iş önerebilmenin yollarını buldum. Örneğin giriş kapısının önüne bir zarf koyduğum zaman Jamie işe giderken bunu postaya atması gerektiğini biliyordu. 
· Uzun cümle yerine, tek cümle; Kendimi tek sözcüklük andaçlarla sınırladım. "Unutma, parka gitmeden önce video kameradaki sorunun ne olduğunu bulacağına söz verdin!" diye bağırmak yerine Jamie kahvaltı masasından kalkarken "Kamera!" dedim.   
· Sürekli olarak kendime işlerin benim programıma göre yapılması gerekmediğini anımsat; Oyuncak kaydırağı bodrumdan çıkarması için Jamie'nin başının etini yememek için kendimi zor tuttum, çünkü Eleanor'un onunla oynamaktan hoşlanacağına karar vermiştim bir kere ve işlerin hemen yapılmasını istiyordum. Ama o kadar da acil değildi.   

· "Bu senin kendi iyiliğin için" türünden bir dırdıra başvurma; Jamie'yi asla şemsiyesini yanına alma, kahvaltı etme ya da diş doktoruna gitme konusunda sıkmadım. Her ne kadar bazı insanlar o tür dırdırların sevgi göstergesi olduğunu düşünse de, erişkin bir kişinin süveter giyip giymeyeceğine başkalarının müdahalesi olmadan karar verebileceğini düşünüyorum. 

· İşleri kendin yap; Üzerimizde yeteri kadar nakit para olmasını garanti etmenin Jamie'nin sorumluluğu olduğunu neden ben buyuruyordum ki? Bu işi üzerime aldıktan sonra her zaman nakit paramız oldu, ben de daha çok mutlu oldum.    
· Karşındakinin yaptığı işlere dikkat et ve beğendiğini belli et; Kuşkusuz, "farkında olmadan aşırı hak iddiası" sendromundan, daha çık bir ifadeyle kendi katkılarımızı ve yeteneklerimizi diğer insanlarınkine kıyasla farkında olmadan abartmamız olgusundan ötürü suçluydum. (Bu hepimizin kendimizi ortalamanın üzerinde gördüğümüz ve Garrison Keillor tarafından Lake Wobegon Yanılgısı olarak adlandırılan şeyle ilgilidir). Bir çalışma gurubundaki öğrencilerin takıma yaptıkları katkıların oranlandığı bir araştırmanın sonucunda çıkan toplam %139 olmuştu. Bu anlaşılmayacak bir şey değil, daha fazla farkındayızdır. Örneğin ben faturaları ödemek için harcadığım zamandan şikayetçiyim, ama Jamie'nin arabamız için harcadığı zamanı dikkate almıyorum.    

  GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT

2.AY; EVLİLİK; AŞKI ANIMSA (GRETCHEN)

2.1 Dırdır Etmeyi Bırak
2.2 Övgü Yada Takdir Bekleme
2.3 Doğru Kavga Et
2.4 Dertleri Başkasının Sırtına Yıkma
2.5 Sevgini Kanıtla

Mutluluk ve evlilik hakkındaki araştırmalardan ürkütücü bir sonuç çıkar: İlk çocuktan sonra evlilikte tatmin azımsanmayacak ölçüde azalıyor. Özellikle yeni bebeklerin ve küçük çocukların rahatsız edici varlıkları evliliğin üzerinde oldukça baskı yaratır ve aile içi huzursuzluk da çocukların bu yaşlarında zirve yapar.
Kimilerine garip gelebilir ama hukuk fakültesinin kütüphanesinde tanıştığımız andan itibaren Jamie ile hep olağanüstü bir aşk yaşadığımızı hissetmişimdir. Ne var ki son yıllarda aramızda geçen küçük atışmaların ve iğneleyici sözlerin bizi sevgimizi daha az göstermeye ittiğinden endişe duyuyordum.
Evliliğimiz sıkıntıya girmiş değildi. Sevgimizi açıkça ve sık sık gösteriyorduk. Birbirimize karşı anlayışlıydık. Aramızdaki fikir ayrılıklarını oldukça iyi idare ediyorduk. Tanınmış evlilik uzmanı John Gottman'ın bir ilişkideki yıkıcı etkilerinden dolayı Mahşerin Dört Atlısı olarak adlandırdığı (umursamama, savunmaya geçme, eleştirme, aşağılama) davranışlarda bulunmuyorduk. 
Ancak ikimizin de değiştirmek istediğim bazı kötü alışkanlıklar edinmiştik.
Evliliğim üzerinde çalışmak mutluluk projemin bariz hedeflerinden biriydi, çünkü mutlulukla en güçlü şekilde bağdaştırılan etkenlerden biri de iyi bir evliliktir. Bu kısmen mutlu insanların evlenip evli kalmayı mutsuz insanlara kıyasla daha kolay başardığı olgusunun bir yansımasıdır, çünkü mutlu insanlar daha iyi ve rahat birer eş olurlar. Ama evliliğin kendi de mutluluk getirir, çünkü herkesin ihtiyacı olan desteği ve yoldaşlığı sağlar.
Evli insanların çoğu için olduğu gibi benim için de evliliğim yaşamımdaki diğer tüm önemli kararlarımın temelini oluşturuyordu: nerede yaşadığım, çocuk sahibi olmam, arkadaşlarım, işim, eğlencem. Evliliğimin atmosferi tüm yaşamımın iklimini belirliyordu. Mutluluk projeme evliliği dahil etmekle kalmayıp, onu hemen başlarda bir yerde, ikinci ayda ele almaya karar vermemin nedeni de buydu.
Jamie garip bir karışımdır. Bir eşin üstlenmesi gereken çeşitli görevleri yapmayı reddederek beni deli eder, sonra gidip ben söylemeden bilgisayarımı güncelleyerek beni şaşırtır. Yatağı yapar, ama asla çamaşır sepetini kullanmaz. Doğum günlerinde hediye almakta pek iyi değildir, ama hiç beklenmedik zamanlarda bana çok güzel şeyler alır. Herkes gibi o da iyi ve o-kadar-da-iyi-olmayan birtakım niteliklerin bileşimidir; benim kötü alışkanlıklarımın en kötüsüyse onun iyi yönlerini doğal karşılarken hatalarına odaklanmamdır.
O arada mutluluk projem hakkında önemli bir olguyu kavramıştım: Kimseyi değiştiremezdim. 
Sevgi garip bir şey. Bir böbreğimi hiç düşünmeden Jamie'ye bağışlayabilirdim, ama tıraş kremi almam için benden markete uğramamı isteyince aşırı derecede içerliyordum. Araştırmalar çiftler arasında en sık görülen atışma nedenlerinin para, iş, seks, iletişim, din, çocuklar, eşlerin ebeveynleri, takdir edilme ve  etkinlikleri olduğunu gösteriyor. Bu kategoriler (herşeyi kapsıyor gibi görünseler de) benim sorun alanlarıma tam olarak hitap etmiyordu. Kendi evliliğimi, yeni evli ve çocuksuz günlerimizdeki sevecenlik ve sabrı geri getirmek için yapabileceğim değişiklikleri uzun uzadıya düşündüm.
Aldığım kararları hayata geçirmenin benim için zor olacağını biliyordum. Hepsini her gün uygulayabileceğimi düşünecek kadar hayalperest değildim, ama şimdiye kadar yaptıklarımdan daha iyisini yapabilmeyi hedeflemek istiyordum. Mutluluk projeme enerjimi arttırıp dağınıklığımı gidererek başlamamın nedenlerinden bir de zihinsel ya da fiziksel karmaşanın altında ezildiğimi hissetmezsem daha rahat ve sevecen davranabileceğimi bilmemdi. Saçma görünüyordu, ama düzenli bir gardırobumun olması ve daha fazla uyumak beni şimdiden daha mutlu ve sakin bir kişi haline getirmişti. Asıl zor olan, Şubat için listeme yeni kararlar eklerken Ocak ayının kararlarını uygulamaya da devam edebilmekti.
   
GRETCHEN RUBİN – THE HAPPINESS PROJECT